Pazarlamanın Evrimsel Süreci ve Ülkemizde Pazarlama
Konuya pazarlamanın temel tanımı ile başlamak çok daha doğru olacaktır. Pazarlama, ürün veya hizmetlerin tüketicinin istek ve ihtiyaçları doğrultusunda onlara ulaştırılması sürecidir.
Pazarlamayı iki temel başlıkta ele alabiliriz. Bunlar;
Klasik Pazarlama ve Modern Pazarlamadır.
Klasik Pazarlama, 1950'li yıllarda ve öncesinde "ne üretirsem onu satarım" mantığı ile gelişmiş satış odaklı bir pazarlama anlayışıdır. Klasik Pazarlamada talep edilen ürün veya hizmetin satılması ve para kazanılması esastır. Bu dönemlerde rekabetin de olmayışı, işletmeleri ürettiklerini rahatça satmalarını sağlıyordu. Hatta Henry Ford'un bu konu ile ilgili "siyah olmak kaydı ile istediğiniz rengi seçebilirsiniz" gibi bir sözü de vardır. Bu sözüyle Henry Ford ne üretirsem onu satarım düşüncesini belirtmiştir.
Modern Pazarlama 1960'lı yıllara gelindiğinde ise Pazarlama dehası Phillip Kotler, pazarlama anlayışını daha farklı bir şekilde ele alıp günümüz modern pazarlamasının temellerini atılmıştır.
Phillip Kotler, Pazarlamayı 4(P) aşamada ele almıştır.
1-Product (Ürün)
2-Price(Fiyat)
3-Place(Dağıtım)
4-Promotion(Tutundurma-İletişim)
1960'lı yıllarda ve sonrasında bu pazarlama karması oldukça etkili olmuştur. Fakat günümüz pazarlama dünyasında sadece 4P'den bahsetmek ne yazık ki çok zayıf kalmaktadır. Günümüzde ise daha güncel tanımlar ve yeni pazarlama karması ortaya çıkmıştır (7P Product, Price, Place, Promotion, People, Process, Physical). Günümüz pazarlama anlayışında ise rekabetin çok yoğun yaşandığı bilinmektedir. Günümüzde markalar, satış odaklı değil de pazarlama ve müşteri odaklı çalışmalar yapmaktadırlar. Özellikle "customer" odaklı pazarlama önem kazanmıştır. Modern pazarlamada esas olan günümüz teknolojilerini kullanarak müşteri odaklı pazarlama anlayışı geliştirmektedir.
Pazarlamayı dönemsel olarak incelediğimizde 4 ana evresi bulunmaktadır. Bunlar;
1) Pazarlama 1.0: Ürün Odaklı Pazarlama
Bu dönemde pazarlama sadece ürün odaklıdır. Üretilen ürünün tüketiciyle buluşması ve satışı yapılması yeterlidir. Ürünün işlevi ön plandadır. Bu dönemde müşteri aktif rol oynamamaktadır.
2) Pazarlama 2.0: Müşteri Odaklı Pazarlama
Pazarda rekabetin ortaya çıkması ile birlikte üreticiler müşteri kazanmaya ve müşteri odaklı "satış" yapmaya başlamıştır. Şirketler bu dönemde müşteriyi ikna edebilme ve memnun edebilme çabaları üzerinde durmuştur.
3) Pazarlama 3.0: Değer Odaklı Pazarlama
Şirketler bu dönemde müşteriyi ikna edebilmekte daha da zorlanmaktadırlar. Rekabetin daha yoğun yaşandığı bu dönemde şirketler, daha fazla müşteri kazanma ve değer yaratma üzerine çalışmalar yapmışlardır. Şirketlere değer katılmaya çalışılan bu dönemde daha çok, sosyal sorumluluk projeleri ve çeşitli PR çalışmaları önem kazanmıştır.
4) Pazarlama 4.0: Teknoloji ve Deneyim Odaklı Pazarlama
Bu evre günümüzü kapsayan dönemi ele almaktadır. Günümüzde müşteri bir şirketin-markanın "baş tacıdır" demek hiç de yanlış olmayacaktır. Artık günümüzde müşteri hiç olmadığı kadar ön plandadır. Müşteri günümüzde markaları her gün test edebilme ve marka ile deneyimlerini sosyal medya mecralarında paylaşabilmektedir. Markalar ise müşterilerden aldıkları feedbackler ile kendilerini sürekli olarak yenilemektedirler. Pazarlama 4.0 döneminde medya, müşteri iletişimi ve hedef kitle'de ciddi değişiklikler yaşanmıştır. Markaların bu teknolojik evrimi hız kesmeden tamamlamaları gerekmektedir.
Peki ufak bir giriş yaptığımız bu pazarlama tanımları ve dönemsel değişiklikleri ülkemizde nasıl yaşanmaktadır?
Herkesin de bildiği gibi işletmelerin-şirketlerin, satışlarını gerçekleştirebilmesi için pazarlama olmazsa olmazdır. Fakat ülkemizde bulunan işletmelerin-şirketlerin çoğu pazarlamayı hala geleneksel pazarlama olarak görmektedir. Ülkemizin Pazarlama ve Pazarlama İletişimi alanında en büyük sorunlardan biri pazarlama evrimini geriden takip ediyor olması. Ülkemizde bulunan birçok şirket pazarlama iletişimini hala bir "gider kalemi" olarak görmektedir. Aksine, markalaşma için yapılacak en büyük iş, pazarlama iletişiminin bir "gider kalemi" değil "katma değer yaratma yatırımı" olduğunu öğretmekle başlıyor. Daha sonra atılacak adım ise pazarlamanın evrimini ve değişimlerini doğru zamanda yakalayıp ülkemize entegre etmek olmalıdır. Pazarlama iletişimi doğru zamanlama ve profesyonel bir ekiple yapıldığı takdirde markalaşma ve değer üretme sağlanabilir. Unutulmamalıdır ki markaya yapılacak en büyük yatırım Reklamdır. Soyut olarak yapılan bu yatırım somut olarak geri dönüş almanızı sağlayacaktır. Ancak ülkemizde bunu yapan işletme sayısı ne yazık ki çok az. Ülkemizde pazarlamanın-reklamın yeterince anlaşıldığı ve iyi öğrenildiği takdirde global markaların bir bir ortaya çıkacağından adım gibi eminim. Unutmayalım ki günümüz global markaları da bir zamanlar sadece birer kobi olarak hizmet veriyordu. Yapmamız gereken en önemli şey; ilk adımı çok sağlam bir şekilde atmaktır. Çok fazla çalışıp mücadele ederek her şeyin üstesinden gelebileceğimizi unutmamamız gerekiyor.

Yorumlar
Yorum Gönder