KİŞİSEL MARKANI YARAT

KİŞİSEL MARKANI YARAT





Markalaşma, kişinin, kurumun, ürün veya hizmetin hedef kitle üzerindeki soyut ve somut algısıdır. Hedef kitlede yaratılan bu algıların tümü markayı oluşturur. Tanımda da bahsettiğim gibi markalaşma artık sadece ürün veya hizmeti kapsamıyor. Kişisel markalaşma son dönemlerde iş dünyasında da yükselen bir konsept olmaya başlamıştır. Artık her alanda olduğu gibi iş dünyasında da yöneticiler, iş insanları kendi değerlerini artırmak için kişisel marka olmaya çalışmaktadırlar. Kişisel markalaşmada klasik markalaşmanın aksine ürün veya hizmeti satmak yerine kişisel deneyimleri pazarlama anlamına da gelmektedir.

Peki kişisel markalaşmada neler yapabiliriz? Nasıl bir yol haritası çizebiliriz? Hep beraber onu inceleyelim;

İlk olarak markamızın bir adı olması gerekmektedir. Her markada olduğu gibi bizim markamızın da bir adının olması gerekmektedir. Kişisel bir marka yaratığımız için markamızın adı elbette ismimiz olmalıdır. Hedef kitlemizde ve bize ulaşmak isteyen kişilerde iyi bir algı oluşturabilmemiz için, ismimiz ile kolayca ulaşılabilir olmayı sağlamamız gerekmektedir. İsmimizi iyi bir şekilde konumlandırmak istiyorsak kendimizi çok iyi tanıtmamız gerekmektedir. Bio’larımızda ve sayfalarımızda kendimizi çok iyi tanıtan yazılar yazmamız gerekiyor.  İyi bir kişisel tanıtım yazısıyla bu işe başlayabiliriz.

 İsmimizi oluşturduktan sonraki adım da sosyal medya hesaplarının aktif ve düzenli bir biçimde kullanılması olacaktır. Sosyal medya hesaplarının tümünde aynı URL(alan adı)’nı kullanmamız gerekmektedir. Ad ve soyad şeklinde alan adları tercih edilirse daha profesyonel bir algı yaratılabilir. Kendi alanınıza göre farklı sosyal medya mecralarında yer alabilirsiniz ama ortalama kariyer hedefleri olan kişilerin Facebook, Twitter, Instagram, LinkedIn hesapları olmazsa olmazdır. Mesela tasarımcılar için Behance, Pinterest, fotoğrafçılar için de Instagram, Vsco olmazsa olmazdır.
Elbette sadece sosyal medya hesapları açarak kişisel marka yaratılamaz. Kişisel markamızın sosyal medya hesaplarını açtıktan sonra, profesyonel fotoğraflara, kişisel markanızın logosuna ve paylaşılan postların düzenine önem vermemiz gerekmektedir. Unutmayın ki sosyal medya profilleri bizim birer vitrinimizdir ve bu vitrinleri oldukça iyi değerlendirmemiz gerekmektedir. Sosyal medya hesaplarında tek bir düzen ve ortak paylaşımlarla mecralara göre günlük ortalama 2-3 paylaşım yapmamız gerekmektedir. Elbette bu sosyal medya mecralarına göre değişiklik göstermektedir.

Sosyal medya hesaplarında yeterli düzeyde etkileşim ve düzen sağlandıktan sonra internette kendi alanımıza sahip olmamız gerekmektedir. Gene burada da alan adımızı ad-soyad olarak belirlememiz gerekmektedir. Unutmayın bizim markamız ismimizdir. Biliyorsunuz internet sadece sosyal medyadan ibaret değildir. Sosyal medya mecralarının dışında kendi internet sitemizi veya blog yazıları yazabileceğimiz bir blog sayfası açabiliriz. Bu açtığımız sayfalarda aktif olarak çalışmalarımızı yazılarımızı paylaşmamız gerekmektedir. Markalaşmanın daha güçlü olması adına bulunduğumuz tüm platformlarda tekdüzelik (Aynı renkte tasarımlar, aynı şablonlar, aynı fotoğraflar vs.)  esas alınmalıdır.

Sosyal medya ve dijital platformlarda yer aldıktan sonra somut olarak network oluşturmaya önem verin. Network oluşturmak için LinkedIn hesabınızı etkili bir şekilde kullanabilirsiniz. Kendinizi çok iyi tanıyın ve kendinizi hedef kitlenize de o şekilde tanıtın. 
Vizyon ve misyon belirleyerek hareket edin. Bu sizin daha profesyonel görünmenizi sağlayacaktır. Hayatınızda her zaman okumaya, öğrenmeye, araştırmaya devam edin. Kendinizi profesyonel veya uzman olarak görün fakat tam olarak ‘dolu’ görmeyin. İş deneyimlerinizi paylaşın ve işinizi gerçekten sevdiğinizi kanıtlayın.
 Tüm bunları yapıp olumsuz sonuç almak neredeyse imkansız. Unutmayın siz kendi değerinizi yaratmazsanız, başkaları size değer biçerler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pazarlamanın Evrimsel Süreci ve Ülkemizde Pazarlama